
Varlıklara şekil, özellik ve suret veren:
El-Musavvir
Bir şeye şekil ve suret veren, boyayan ve niteleyen anlamında kullanılan musavvir kelimesi, Allah’ın sıfatı olarak; varlıklara şekil, özellik ve suret veren anlamlarına gelir. El-Musavvir, Allah’ın varlığını ve özellikle birliğini ifade etmekte, insana mutlak ve mükemmel suret ile suretlendiren olduğunu ifade eder.
Musavvir esması hem Kur’an’da birçok yerde geçmekte hem de Peygamberimizin (s.a.v.) dua hadislerinde ve esma-i hüsna listesinde yer almıştır. İsim olarak Kur’an’da bir yerde geçse de fiil olarak birçok yerde geçmektedir.
“O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren (Musavvir) Allah'tır. En güzel isimler O'nundur.” (Haşr, 24)
“Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren (Musavvir) O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.” (Al-i İmran, 6)
“Allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de bina yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan (Musavvir) ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!” (Mü’min, 64)
“Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı. Sizi şekillendirdi (Musavvir) ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O’nadır.” (Teğabün, 3)
“Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.” (A’raf, 11)
Hz. Ali’nin (r.a.) naklettiğine göre; namazda çeşitli dualar okuyan Resul-i Ekrem (s.a.v.) secde halinde şu niyazda bulunurdu: “Allah’ım! Senin rızan için secdeye kapandım, sana iman edip bütün varlığımla teslim oldum. Benim yüzüm kendisini iptidaen yaratan, sonra insana has şekle büründüren, işitme ve görme organlarıyla donatan yüce varlığa secde etmektedir. Yaratıp düzenleyenlerin en güzeli olan Allah’ın kudret ve sanatı pek yücedir!” (Müslim, Tirmizi; Dua Bahsi).
“Sizden biriniz hemcinsini dövmeye mecbur kalırsa yüzüne vurmasın, zira Allah Adem’i onun suretinde yaratmıştır” mealindeki hadis (Buhari, Müslim), hadis alimleri tarafından “O’nun en güzel biçimde yarattığı suret” manasına geldiği belirtilmişlerdir.
Yaratma kavramı çerçevesine giren bu manaların ilki olan el-Hâlık, yoktan var etmesi, yaratması yani takdirinin tecelli etmesidir. El-Bâri, “yarattığı şeye maddî açıdan şekil verip hacim kazandıran, yani uygunluk içinde ilk icat eden manasına gelir. Yaratmanın nihai kademesini teşkil eden el-Musavvir ise, mahlukun fiziki ve ruhi portresini belirleyip “yaratma eylemini sona erdiren” anlamını ifade eder. İmam Gazzali, bu sonuncu tanım eşref-i mahlukat olan insanın yaratılışına hastır diye tanımlar.
Allah’ın fiili sıfat ve isimleri içinde yer alan Musavvir (şekil veren), Hâlık (yaratan), Bâri (uygunluk içinde icat eden), Muhyi (yaşatan), Mübdi (örneği olmaksızın yaratan) ve Muid (dirilten) isimleriyle anlam yakınlığı içinde bulunur.
Bu dünyaya gelmeden önce anne karnındayken evreler geçiriyoruz. Bir nokta kadarken, portakal büyüklüğüne gelip sonra gelişimimizi tamamladığımız vakit ve hatta dünya yolculuğumuzun saati belirlendiği vakit teşrif ediyoruz. Her bir azamız tam ve özenle yaratılmış. Parmak izlerimiz bile kişiye özel. Detaylar ince ince işlenmiş. Hayret makamına ulaştıran bu yaratılış Allah’ımızın el-Musavvir isminin tecellisiyledir.
Düşünelim ki, vücudumuzun herhangi bir azası hasar görse ve yerine bir tedavi uygulanıp yapılsa orjinali gibi olması mümkün mü? Değil. Çünkü her bir ayrıntımız mutlak yaratıcının el-Musavvir ismi ile şekillenmiştir.
Kainattaki tüm yaratılış bir ahenk ve uyum içindedir. Bu da yaratma esmaları ve hikmetiyle mevcuttur. Her bakışımız bir zikir olursa Allah ile olan yakınlığımız artar. İmanımız kuvvetlenir.
Ne buyuruyor Rabbimiz kutsi hadisde:
"Allah Teala Hazretleri diyor ki: Ben, kulumun benim hakkımda yaptığı zanna göreyim. O, beni zikretti mi onunla beraberim. Eğer o beni nefsinde zikrederse ben de onu onunkinden daha hayırlı bir cemaat içerisinde zikrederim. O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.”
Bizlerde Allah’ın isimleriye O’na yaklaşan, O’nu tanıdıkça zikreden, tefekkür eden kullar olmak için çabalarsak kurtuluşa ereceğiz demektir. Ne mutlu Allah’ı çokça anan ve O’na yaklaşan kullarına...
*Esma’ül-Hüsna yazı serimiz Halime Hüsna Özüdoğru katkılarıyla hazırlanmaktadır.