top of page

Her Şeyi İşiten: Es-Semi'
Sözlükte “işitmek, duymak, kulak vermek, kabul etmek, anlamak; duyurmak” mânalarındaki sem‘ kökünden gelen semî‘ “işiten” demektir. Allah’a nisbet edildiğinde “işitilmeye konu teşkil eden her şeyi işiten” diye açıklanır. Hem zatî, hem sıfatına dair, fiiliyatınıda muhteva eden bir esmadır. Allah’ın işitmesi kulak gibi bir organa veya araca bağlı değildir. Onun isminde mutlakıyet vardır. Mutlak işiten, sözlerin gizlisini, açığını, insanların fısıltılarına varıncaya kadar iyi-kötü her sözü işitendir. Dua ve niyazları duyar ve icabet eder.
Kur'an’da ve Rasulullah’ın (s.a.v.) dualarında, esma'ül-hüsna hadisinde geçmektedir.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي وَهَبَ ل۪ي عَلَى الْكِبَرِ اِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَۜ اِنَّ رَبّ۪ي لَسَم۪يعُ الدُّعَٓاءِ
“Yaşlılığıma rağmen bana İsmâil’i ve İshak’ı armağan eden Allah’a hamdolsun! Şüphesiz rabbim duaları kabul edendir.” (İbrahim, 39)
اَمْ يَحْسَبُونَ اَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوٰيهُمْۜ بَلٰى وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ
“Yoksa onlar bizim, gizlediklerini ve fısıldaştıklarını işitmediğimizi mi sanıyorlar! Hayır! Doğrusu şudur ki onların yanındaki elçi meleklerimiz her şeyi kaydediyorlar.” (Zuhruf, 80)
Es-Semî esmasında ödüllendirme ve cezalandırma da vardır. Allah’ın günah işleyeni görmesi ve bilmesinden maksat, onu cezalandırmasıdır. Aynı zamanda iyi iş yapanın karşılığını vermesidir.
فَمَنْ بَدَّلَهُ بَعْدَ مَا سَمِعَهُ فَاِنَّمَٓا اِثْمُهُ عَلَى الَّذ۪ينَ يُبَدِّلُونَهُۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌۜ
“Onu işittikten sonra kim değiştirirse günahı, yalnızca onu değiştirene ait olur. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.” (Bakara, 181)
مَنْ كَانَ يُر۪يدُ ثَوَابَ الدُّنْيَا فَعِنْدَ اللّٰهِ ثَوَابُ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَكَانَ اللّٰهُ سَم۪يعاً بَص۪يراً۟
“Dünya mükâfatını isteyenler bilsinler ki Allah nezdinde hem dünya hem âhiret mükâfatı vardır. Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.” (Nisa, 134)
Allah da insanlar da işitir. Ancak Allah’ın işitmesi, vasıtasız ve sınırsızdır. İnsanlar kulak vasıtasıyla ve sadece belli frekanstaki sesleri duyabilirler. Gizli ve kısık sesleri duyamazlar, Allah Teala hepsini duyar. Allah gece karanlığında büyük bir kayanın üzerindeki siyah karıncanın kımıldayışını duyar.
قُلِ اللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا لَبِثُواۚ لَهُ غَيْبُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اَبْصِرْ بِه۪ وَاَسْمِــعْۜ مَا لَهُمْ مِنْ دُونِه۪ مِنْ وَلِيٍّۘ وَلَا يُشْرِكُ ف۪ي حُكْمِه۪ٓ اَحَداً
“De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O’na aittir. O öyle bir duyar, öyle bir görür ki! (O kadar olur!) Onların Allah’tan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.” (Kehf, 26)
Bu ayette geliş şekli ise, “ebsır bihi ve esmi” fiileri Allah’ın görme ve işitmede üstünlüğünü ifade eder.
Namazda rükûdan doğrulma sırasında okunan, “semiallahü li-men hamideh” (Allah kendisine övgü ve senâda bulunan kimsenin bu ibadetini kabul eder), Hz. Peygamber’in şu duasında da:
“Allahım! Ürpermeyen kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten ve fayda sağlamayan bilgiden, özellikle bu dört şeyden sana sığınırım” (Tirmizî, “Daʿavât”).
Semî‘den sonra Alîm isminin getirilmesi Cenâb-ı Hakk’ın işittiği şeylerin mahiyetini iyi bildiğine ve gereğinin neden ibaret bulunduğu hususuna hakkıyla vâkıf olduğuna işaret etmektedir. İşitme ile görme duyularının bilgi sağladığı doğrudur. Ancak bir şeyin görülerek ve duyularak bilinmesi insan psikolojisi açısından bunlar olmaksızın bilinmesinden çok daha önemli ve etkileyicidir. Naslarda tekrar edilen sem‘-semî‘ isim ve sıfatı tamamıyla insanın davranışlarına yön vermeyi amaçlamaktadır.
Semî‘ isminin açıklanmasında tasavvufî yaklaşıma da yer veren Kuşeyrî, işitme ve görme yeteneklerini meşrû olmayan şeylerden koruyan kimseyi Allah’ın seveceğini ve bu duyularını doğru yolda kullanmasına yardımcı olacağını belirtir.
Yine onun yaklaşımına göre kul kendisine yapılan haksız isnatları Mevlâsının işittiğinin bilincini taşırsa karşılık vermekten vazgeçer; çünkü Allah’ın iftiraya uğramış kimseye yardımcı olması o kişinin kendi girişimlerinden çok daha etkilidir. Semîin basîr ile muhteva paralelliği, alîm ve habîr ile de kısmen anlam yakınlığı bulunmaktadır.
*Esma’ül-Hüsna yazı serimiz Halime Hüsna Özüdoğru katkılarıyla hazırlanmaktadır.
bottom of page